5. BİYOTEKNOLOJİ
2007
Uysal, Kazım
Balık Yağında Bulunan ?-3 Yağ Asitlerinin Farmakolojik Özellikleri Conference
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Uysal2007,
title = {Balık Yağında Bulunan ?-3 Yağ Asitlerinin Farmakolojik Özellikleri},
author = {Kazım Uysal},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b07ysy.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Bu çalışmanın amacı balık yağında bulunan ?-3 yağ asitlerinin farmakolojik özelliklerinin çalışıldığı araştırmalardan elde edilen önemli bulguları derlemektir. Ökosapentaenoik (C20:5?-3) ve Dokosaheksaenoik (C22:6?-3) yağ asitleri balığa özgüdür. Su ürünleri harici diğer gıdalarda hiç bulunmaz veya çok az bulunur. Makalede, balıkta bulunan ?-3 yağ asitlerinin ökosanoit metabolizması, beyin ve zeka gelişimi, çocuk ve yaşlı sağlığı, depresyon, migren, kanser, kolesterol ve kalp damar hastalıkları üzerine etkileri incelenmiş, sağlıklı beslenme ve tedavi amaçlı tavsiye edilen dozlar verilmiştir. Ayrıca balıkların ?-3 yağ asidi miktarının hangi faktörlere bağlı olarak değiştiği ve ne zaman daha çok faydalı etki gösterebilecekleri belirtilmiştir. Anahtar Kelimeler: balık yağı, farmakolojik özellik, insan sağlığı, mevsimsel değişim, ?-3 yağ asidi},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmanın amacı balık yağında bulunan ?-3 yağ asitlerinin farmakolojik özelliklerinin çalışıldığı araştırmalardan elde edilen önemli bulguları derlemektir. Ökosapentaenoik (C20:5?-3) ve Dokosaheksaenoik (C22:6?-3) yağ asitleri balığa özgüdür. Su ürünleri harici diğer gıdalarda hiç bulunmaz veya çok az bulunur. Makalede, balıkta bulunan ?-3 yağ asitlerinin ökosanoit metabolizması, beyin ve zeka gelişimi, çocuk ve yaşlı sağlığı, depresyon, migren, kanser, kolesterol ve kalp damar hastalıkları üzerine etkileri incelenmiş, sağlıklı beslenme ve tedavi amaçlı tavsiye edilen dozlar verilmiştir. Ayrıca balıkların ?-3 yağ asidi miktarının hangi faktörlere bağlı olarak değiştiği ve ne zaman daha çok faydalı etki gösterebilecekleri belirtilmiştir. Anahtar Kelimeler: balık yağı, farmakolojik özellik, insan sağlığı, mevsimsel değişim, ?-3 yağ asidi
Aksakal, Ercüment; Erdoğan, Orhan
Pcr-Rflp Uygulamalarının Su Ürünlerinde Kullanım Alanları Conference
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Aksakal2007,
title = {Pcr-Rflp Uygulamalarının Su Ürünlerinde Kullanım Alanları},
author = {Ercüment Aksakal and Orhan Erdoğan},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b01bsb.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Son yıllarda su ürünleri sahasında yaygın olarak kullanılan metotlardan birisi de PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu)–RFLP (Restriksiyon Parçacık Uzunluk Polimorfizmi) uygulamalarıdır. Bu metot ile türlerin, kendilerine has genetiksel özellikleri kullanılarak ayırımları yapılabilmektedir. Taze, dondurulmuş ve hatta işlenmiş örneklerin hangi orijinden olduğu, morfolojik olarak birbirine çok benzeyen su canlılarının birbirlerinden farklılıkları tespit edilebilir. Ayrıca bu yöntem taksonomik açıdan yaşanan sıkıntıların giderilmesinde, seleksiyon ve mutasyon tespitinde de kullanılmaktadır. Bu amaçla sucul organizmadan alınan doku örneğinden total DNA izole edilir. DNA üzerinde istenilen bölge PCR yardımıyla amplifiye edilir. PCR ürünü restriksiyon enzimleri ile kesilerek sonuçlar değerlendirilir. Bu yöntem basit, hızlı, düşük maliyetli ve güvenilirdir. Anahtar Kelimeler: Su Ürünleri, DNA, PCR, RFLP},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Son yıllarda su ürünleri sahasında yaygın olarak kullanılan metotlardan birisi de PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu)–RFLP (Restriksiyon Parçacık Uzunluk Polimorfizmi) uygulamalarıdır. Bu metot ile türlerin, kendilerine has genetiksel özellikleri kullanılarak ayırımları yapılabilmektedir. Taze, dondurulmuş ve hatta işlenmiş örneklerin hangi orijinden olduğu, morfolojik olarak birbirine çok benzeyen su canlılarının birbirlerinden farklılıkları tespit edilebilir. Ayrıca bu yöntem taksonomik açıdan yaşanan sıkıntıların giderilmesinde, seleksiyon ve mutasyon tespitinde de kullanılmaktadır. Bu amaçla sucul organizmadan alınan doku örneğinden total DNA izole edilir. DNA üzerinde istenilen bölge PCR yardımıyla amplifiye edilir. PCR ürünü restriksiyon enzimleri ile kesilerek sonuçlar değerlendirilir. Bu yöntem basit, hızlı, düşük maliyetli ve güvenilirdir. Anahtar Kelimeler: Su Ürünleri, DNA, PCR, RFLP
Karaarslan, Güliz; Kabak, Tuba; Çakır, Birgül; Kubilay, Ayşegül
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Karaarslan2007,
title = {Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss)’Nın İç Organ, Kan Serumu ve Döllenmiş Yumurtalarında Lizozim Aktivitesi},
author = {Güliz Karaarslan and Tuba Kabak and Birgül Çakır and Ayşegül Kubilay},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b03usu.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Lizozim spesifik olmayan bağışıklık sisteminin en önemli humoral faktörlerinden biridir. Bakteriyel enfeksiyonlara karşı balıkların savunma sisteminde önemli rol oynar. Bu çalışmada gökkuşağı alabalıklarının böbrek, dalak, karaciğer, farklı aşamalardaki döllenmiş yumurta ve kan serumunda lizozim aktivitesi incelenmiştir. Kan serumunda, iç organlarda ve döllenmiş yumurtalarda lizozim içeriğini belirlemek amacıyla diffüsyon agar metodu kullanılmıştır. Ortalama ağırlığı 100 gram olan 25 adet gökkuşağı alabalığında incelemeler yapılmıştır. Gökkuşağı alabalıklarının böbreğindeki lizozim aktivitesi diğer organlar ve kan serumundan daha yüksek olduğu bulunmuştur. Gökkuşağı alabalıklarında lizozim aktivitesi sırasıyla: Böbrek >, Karaciğer >, Kan serumu >, Dalak olarak belirlenmiştir. Ayrıca farklı aşamalardaki döllenmiş yumurtalarda lizozim aktivitesi incelenmiştir. Bir günlük yumurtadaki lizozim aktivitesi 15 günlük gözlü yumurtadaki lizozim aktivitesinden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss), lizozim aktivitesi, diffüzyon agar metodu, spesifik olmayan bağışıklık.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Lizozim spesifik olmayan bağışıklık sisteminin en önemli humoral faktörlerinden biridir. Bakteriyel enfeksiyonlara karşı balıkların savunma sisteminde önemli rol oynar. Bu çalışmada gökkuşağı alabalıklarının böbrek, dalak, karaciğer, farklı aşamalardaki döllenmiş yumurta ve kan serumunda lizozim aktivitesi incelenmiştir. Kan serumunda, iç organlarda ve döllenmiş yumurtalarda lizozim içeriğini belirlemek amacıyla diffüsyon agar metodu kullanılmıştır. Ortalama ağırlığı 100 gram olan 25 adet gökkuşağı alabalığında incelemeler yapılmıştır. Gökkuşağı alabalıklarının böbreğindeki lizozim aktivitesi diğer organlar ve kan serumundan daha yüksek olduğu bulunmuştur. Gökkuşağı alabalıklarında lizozim aktivitesi sırasıyla: Böbrek &gt, Karaciğer &gt, Kan serumu &gt, Dalak olarak belirlenmiştir. Ayrıca farklı aşamalardaki döllenmiş yumurtalarda lizozim aktivitesi incelenmiştir. Bir günlük yumurtadaki lizozim aktivitesi 15 günlük gözlü yumurtadaki lizozim aktivitesinden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss), lizozim aktivitesi, diffüzyon agar metodu, spesifik olmayan bağışıklık.
Altuğ, Gülşen; Çardak, Mine; Çiftçi, Pelin S; Gürün, Sevan
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Altuğ2007,
title = {Petrol Hidrokarbonlarının Ölüdeniz Lagünü ve Marmara Denizi’nden İzole Edilen Bazı Bakteriler Üzerinde Minimum İnhibisyon Konsantrasyonları (MIC)},
author = {Gülşen Altuğ and Mine Çardak and Pelin S Çiftçi and Sevan Gürün},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b04dsd.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Petrol hidrokarbonlarının bakteriler aracılığı ile ortamdan uzaklaştırılması araştırmalarında değerlendirmek amacı ile Marmara Denizi ve Ölüdeniz Lagünü yüzey sularından izole edilen bazı bakteriler üzerinde laboratuar ortamında farklı bölgelerden sağlanan petrol hidrokarbonlarının minimum inhibisyon konsantrasyonları (MIC değerleri) araştırılmıştır. Denemelerde Rusya, İran, Libya ve Sibirya’dan 2006 yılında Türkiye’ye ithal edilen petrol hidrokarbonları kullanılmıştır. Marmara Denizi ve Ölüdeniz Lagünü’nden 0-30 cm yüzeyden aseptik şartlarda alınan su örneklerinden Enterobacteriaceae üyesi bakteriler Membran Filtrasyon Tekniği ile m- Endo, m- FC, EMB ve Nutrient Agar kullanılarak izole edilmiş, şüpheli suşlar, biyokimyasal testler (API 20E) ile tanımlanmıştır. Tanımlanan suşlar arasından Klebsiella .pnemoniae, Serratia marcescens, Enterobacter cloace, Escherichia coli seçilerek petrol hidrokarbonlarının tanımlanan suşlar ve bu suşların karışık kültürleri üzerindeki inhibisyon dozunu bulmak için MIC deneyleri yapılmıştır. Deneylerde kullanılan izolatlar Mc Farland 1’e göre (3x108 CFU/mL) ayarlanarak değerlendirilmiştir. Tüm petrol türlerine karşı en yüksek dirençliliği Serratia marcescens göstermiştir. Tüm suşların ve karışık kültürlerin farklı petrol hidrokarbonlarına dirençlilikleri karşılaştırılmış, dirençli bulunan suşlar petrol hidrokarbonlarını parçalama testlerine alınmak üzere stoklanmıştır. Anahtar Kelimeler: Marmara Denizi, Ölüdeniz Lagünü, MIC Değerleri, Petrol Hidrokarbonu},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Petrol hidrokarbonlarının bakteriler aracılığı ile ortamdan uzaklaştırılması araştırmalarında değerlendirmek amacı ile Marmara Denizi ve Ölüdeniz Lagünü yüzey sularından izole edilen bazı bakteriler üzerinde laboratuar ortamında farklı bölgelerden sağlanan petrol hidrokarbonlarının minimum inhibisyon konsantrasyonları (MIC değerleri) araştırılmıştır. Denemelerde Rusya, İran, Libya ve Sibirya’dan 2006 yılında Türkiye’ye ithal edilen petrol hidrokarbonları kullanılmıştır. Marmara Denizi ve Ölüdeniz Lagünü’nden 0-30 cm yüzeyden aseptik şartlarda alınan su örneklerinden Enterobacteriaceae üyesi bakteriler Membran Filtrasyon Tekniği ile m- Endo, m- FC, EMB ve Nutrient Agar kullanılarak izole edilmiş, şüpheli suşlar, biyokimyasal testler (API 20E) ile tanımlanmıştır. Tanımlanan suşlar arasından Klebsiella .pnemoniae, Serratia marcescens, Enterobacter cloace, Escherichia coli seçilerek petrol hidrokarbonlarının tanımlanan suşlar ve bu suşların karışık kültürleri üzerindeki inhibisyon dozunu bulmak için MIC deneyleri yapılmıştır. Deneylerde kullanılan izolatlar Mc Farland 1’e göre (3x108 CFU/mL) ayarlanarak değerlendirilmiştir. Tüm petrol türlerine karşı en yüksek dirençliliği Serratia marcescens göstermiştir. Tüm suşların ve karışık kültürlerin farklı petrol hidrokarbonlarına dirençlilikleri karşılaştırılmış, dirençli bulunan suşlar petrol hidrokarbonlarını parçalama testlerine alınmak üzere stoklanmıştır. Anahtar Kelimeler: Marmara Denizi, Ölüdeniz Lagünü, MIC Değerleri, Petrol Hidrokarbonu
Yeşilayer, Nihat; Erdem, Muammer; Işıldak, Ömer
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Yeşilayer2007,
title = {Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus Mykiss, Walbaum) Etinde Bulunan Karotenoidlerin (Astaksantin ve Kantaksantin) Hplc Metodu İle Analiz Yapım Tekniği},
author = {Nihat Yeşilayer and Muammer Erdem and Ömer Işıldak},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b09dsd.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Alabalık etinin karakteristik pembe-kırmızı rengi, balıkların doğadan aldıkları besinlerdeki karotenoid pigmentlerden meydana getirdikleri birikimin bir sonucudur. Alabalıklarda renklenme balık yetiştiricileri ve yem üreticileri için hayati önem taşımaktadır. Ticari alabalık yemlerine katılan, sentetik karotenoidlerden astaksantin ve kantaksantin en yaygın olarak bilinenler olup, yemlere biri veya ikisi birlikte katılmaktadır. Yemlere katılan karotenoidlerin yem maliyetini %15–20 oranında artırmasından dolayı, balık etindeki birikiminin fazla olması istenmektedir. Gökkuşağı alabalığı etinde depolanan astaksantin ve kantaksantinin HPLC ile miktarlarını tespit etmek için yapılan bir ön çalışma amaçlanmıştır. Gökkuşağı alabalıkları yemlerine belirli oranlarda ilave edilen astaksantin (Carophyll pink %8) ve kantaksantin (Carophyll red %10) ile beslenmiştir. Deneme sonunda, renklenen balık etinde astaksantin ve kantaksantin miktarları, filetodan alınan örneklerle HPLC’de analizleri yapılarak bulunmuştur. Anahtar Kelimeler : HPLC, Astaksantin, Kantaksantin, Oncorhynchus mykiss},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Alabalık etinin karakteristik pembe-kırmızı rengi, balıkların doğadan aldıkları besinlerdeki karotenoid pigmentlerden meydana getirdikleri birikimin bir sonucudur. Alabalıklarda renklenme balık yetiştiricileri ve yem üreticileri için hayati önem taşımaktadır. Ticari alabalık yemlerine katılan, sentetik karotenoidlerden astaksantin ve kantaksantin en yaygın olarak bilinenler olup, yemlere biri veya ikisi birlikte katılmaktadır. Yemlere katılan karotenoidlerin yem maliyetini %15–20 oranında artırmasından dolayı, balık etindeki birikiminin fazla olması istenmektedir. Gökkuşağı alabalığı etinde depolanan astaksantin ve kantaksantinin HPLC ile miktarlarını tespit etmek için yapılan bir ön çalışma amaçlanmıştır. Gökkuşağı alabalıkları yemlerine belirli oranlarda ilave edilen astaksantin (Carophyll pink %8) ve kantaksantin (Carophyll red %10) ile beslenmiştir. Deneme sonunda, renklenen balık etinde astaksantin ve kantaksantin miktarları, filetodan alınan örneklerle HPLC’de analizleri yapılarak bulunmuştur. Anahtar Kelimeler : HPLC, Astaksantin, Kantaksantin, Oncorhynchus mykiss
Özkan, Oktay; Kılıç, Berna; Gül, Süleyman; Kaya, Taylan Özgür; Nur, Gökhan; Aksu, Pınar
Kura-Aras Havzasından Orthrias tigris (Heckel, 1843)’De Kromozomal Çalışmalar Conference
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Özkan2007,
title = {Kura-Aras Havzasından Orthrias tigris (Heckel, 1843)’De Kromozomal Çalışmalar},
author = {Oktay Özkan and Berna Kılıç and Süleyman Gül and Taylan Özgür Kaya and Gökhan Nur and Pınar Aksu},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b12ibb.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Bu çalışmada Kura-Aras Havzasından Orthrias tigris (Heckel, 1843) (Fam: Balitoridae)’in kromozomlarının sayı ve yapıları incelenerek, karyotip analizi yapılmıştır. Bu çalışmada kullanılan balıklar Kars ilindeki Kars Çayı’ndan serpme ağlarla yakalanarak laboratuara getirilmiştir. Her bir gram vücut ağırlığı için 0, 01 ml, %0, 6’lık kolşisin solüsyonu balıkların karın boşluğuna enjekte edilmiş ve balık kesilmeden önce 190 dakika beklenilmiştir. Metafaz incelemeleri ile O. tigris’in 2n=50 kromozoma sahip olduğu belirlenmiştir. Bunların karyotiplerinin 9 metasentrik, 9 submetasentrik ve 7 akrosentrik kromozom çiftinden (NF: 86) oluştuğu saptanmıştır. Bu türde cinsiyete bağlı herhangi bir kromozom tesbit edilememiştir. Anahtar Kelimeler: Kura-Aras Havzası, Kars Çayı, Orthrias tigris, Balitoridae, karyotip},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada Kura-Aras Havzasından Orthrias tigris (Heckel, 1843) (Fam: Balitoridae)’in kromozomlarının sayı ve yapıları incelenerek, karyotip analizi yapılmıştır. Bu çalışmada kullanılan balıklar Kars ilindeki Kars Çayı’ndan serpme ağlarla yakalanarak laboratuara getirilmiştir. Her bir gram vücut ağırlığı için 0, 01 ml, %0, 6’lık kolşisin solüsyonu balıkların karın boşluğuna enjekte edilmiş ve balık kesilmeden önce 190 dakika beklenilmiştir. Metafaz incelemeleri ile O. tigris’in 2n=50 kromozoma sahip olduğu belirlenmiştir. Bunların karyotiplerinin 9 metasentrik, 9 submetasentrik ve 7 akrosentrik kromozom çiftinden (NF: 86) oluştuğu saptanmıştır. Bu türde cinsiyete bağlı herhangi bir kromozom tesbit edilememiştir. Anahtar Kelimeler: Kura-Aras Havzası, Kars Çayı, Orthrias tigris, Balitoridae, karyotip
GÜRLEK, Mevlüt; TURAN, Funda; TURAN, Cemal
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Ve Hayvan Beslemede Kullanımı Conference
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{GÜRLEK2007,
title = {Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Ve Hayvan Beslemede Kullanımı},
author = {Mevlüt GÜRLEK and Funda TURAN and Cemal TURAN},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b13ubi.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Biyoteknolojideki gelişmeler sayesinde bir organizmadan, diğer organizmalara uygun genlerin aktarması mümkün hale gelmiştir. Bu yöntemlerle elde edilen ürünler, transgenik veya genetik olarak değiştirilmiş organizmalar (GMO) olarak tanımlanır. Günümüzde genetik yapısı değiştirilmiş bitkiler konusunda tartışmalara rağmen bu bitkilerin ekim alanları her yıl genişlemeye devam etmektedir. Genetiği değiştirilmiş bitkilerden elde edilen yem hammaddelerinin hayvan beslemedeki kullanımı, başta biyogüvenlik olmak üzere birçok sorunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu makalede esas olarak tüketilen besinleri ele almaktayız ve bu alanda kullanılan gen teknolojisini, hayvan sağlığına olan etkileri ve sosyoekonomik boyutlarıyla birlikte araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Genetiği değiştirilmiş, gmo, besleme},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Biyoteknolojideki gelişmeler sayesinde bir organizmadan, diğer organizmalara uygun genlerin aktarması mümkün hale gelmiştir. Bu yöntemlerle elde edilen ürünler, transgenik veya genetik olarak değiştirilmiş organizmalar (GMO) olarak tanımlanır. Günümüzde genetik yapısı değiştirilmiş bitkiler konusunda tartışmalara rağmen bu bitkilerin ekim alanları her yıl genişlemeye devam etmektedir. Genetiği değiştirilmiş bitkilerden elde edilen yem hammaddelerinin hayvan beslemedeki kullanımı, başta biyogüvenlik olmak üzere birçok sorunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu makalede esas olarak tüketilen besinleri ele almaktayız ve bu alanda kullanılan gen teknolojisini, hayvan sağlığına olan etkileri ve sosyoekonomik boyutlarıyla birlikte araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Genetiği değiştirilmiş, gmo, besleme
ŞENGÖR, Gülgün; BAŞAK, Serden; KARAKOÇ, Fatma Telli
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{ŞENGÖR2007,
title = {Türkiye'deki Üç Farklı Füme Balıkta Potansiyel Karsinojenik Polisiklik Aromatik Hidrokarbonların (Pah) HPLC Yöntemi İle Belirlenmesi},
author = {Gülgün ŞENGÖR and Serden BAŞAK and Fatma Telli KARAKOÇ},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b02isi.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Bu çalışmada, potansiyel polisiklik aromatik hidrokarbon düzeylerini belirlemek için yirmi bir adet füme ürünleri analiz edilmiştir. Test edilen örneklerin on iki adetini salmon balığı örnekleri, beş adetini gökkuşağı alabalığı örnekleri ve dört adetini uskumru balığı örnekleri içermektedir. Likid kromatografik metot (HPLC), UV detektor kullanılarak uygulanmıştır. Analiz sonucunda, füme balık örneklerinin hiçbirinde gıda kodeksinde sınır değeri bildirilen potansiyel karsinojenik PAH bileşiklerinden benzo (a) pyrene rastlanılmamıştır. Ancak, insanlar için karsinojenik olabilecek benzo (a) antracene, uskumru balığında ortalama 3, 19 ppb, benzo (b) fluoranthene salmon balığında ortalama 9, 55 ppb, benzo (k) fluoranthene uskumru balığında ortalama 1, 04 ppb, gökkuşağı alabalığında 1, 83 ppb ve salmon balığında 2, 61 ppb ve benzo (g, h, i) perylene uskumru balığında ortalama 2, 64 ppb, salmon balığında 0, 04 ppb düzeyinde tespit edilmiştir. Buna ilave olarak füme balık örneklerinin toplam PAH miktarlarında farklılık belirlenmiştir. Uskumru balığının ortalama 61, 01 ppb, gökkuşağı alabalığının ortalama 23, 83 ppb ve salmon balığının ortalama 79, 74 ppb’lik toplam PAH içerdiği tespit edilmiştir. Bundan başka balık yağları ve toplam PAH miktarları arasında iyi bir ilişki mevcuttur. Buna bağlı olarak uskumru balığı (ortalama % 9, 82 yağ) ve salmon balığı’nın (ortalama % 6, 57 yağ) toplam PAH düzeylerinin gökkuşağı alabalığı’ndan (ortalama % 4, 76 yağ) yüksek olduğu belirlenmiştir. Füme balık örneklerindeki toplam PAH miktarlarındaki farklılığın, fırın içindeki homojen olmayan duman dağılımından kaynaklandığı ve bu sebepten dolayı geleneksel fırınlarda homojen füme balık ürünlerinin elde edilmesinin güç olduğu tespit edilmiştir. * Bu çalışma, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde yürütülen Serden Başak’ın Yüksek Lisans tezinden özetlenmiş bilimsel araştırmanın bir parçasıdır. Anahtar Kelimeler: füme balık, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, karsinojen, benzo (a) pyrene, salmon, uskumru, gökkuşağı alabalığı},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada, potansiyel polisiklik aromatik hidrokarbon düzeylerini belirlemek için yirmi bir adet füme ürünleri analiz edilmiştir. Test edilen örneklerin on iki adetini salmon balığı örnekleri, beş adetini gökkuşağı alabalığı örnekleri ve dört adetini uskumru balığı örnekleri içermektedir. Likid kromatografik metot (HPLC), UV detektor kullanılarak uygulanmıştır. Analiz sonucunda, füme balık örneklerinin hiçbirinde gıda kodeksinde sınır değeri bildirilen potansiyel karsinojenik PAH bileşiklerinden benzo (a) pyrene rastlanılmamıştır. Ancak, insanlar için karsinojenik olabilecek benzo (a) antracene, uskumru balığında ortalama 3, 19 ppb, benzo (b) fluoranthene salmon balığında ortalama 9, 55 ppb, benzo (k) fluoranthene uskumru balığında ortalama 1, 04 ppb, gökkuşağı alabalığında 1, 83 ppb ve salmon balığında 2, 61 ppb ve benzo (g, h, i) perylene uskumru balığında ortalama 2, 64 ppb, salmon balığında 0, 04 ppb düzeyinde tespit edilmiştir. Buna ilave olarak füme balık örneklerinin toplam PAH miktarlarında farklılık belirlenmiştir. Uskumru balığının ortalama 61, 01 ppb, gökkuşağı alabalığının ortalama 23, 83 ppb ve salmon balığının ortalama 79, 74 ppb’lik toplam PAH içerdiği tespit edilmiştir. Bundan başka balık yağları ve toplam PAH miktarları arasında iyi bir ilişki mevcuttur. Buna bağlı olarak uskumru balığı (ortalama % 9, 82 yağ) ve salmon balığı’nın (ortalama % 6, 57 yağ) toplam PAH düzeylerinin gökkuşağı alabalığı’ndan (ortalama % 4, 76 yağ) yüksek olduğu belirlenmiştir. Füme balık örneklerindeki toplam PAH miktarlarındaki farklılığın, fırın içindeki homojen olmayan duman dağılımından kaynaklandığı ve bu sebepten dolayı geleneksel fırınlarda homojen füme balık ürünlerinin elde edilmesinin güç olduğu tespit edilmiştir. * Bu çalışma, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde yürütülen Serden Başak’ın Yüksek Lisans tezinden özetlenmiş bilimsel araştırmanın bir parçasıdır. Anahtar Kelimeler: füme balık, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, karsinojen, benzo (a) pyrene, salmon, uskumru, gökkuşağı alabalığı
YILMAZ, Hilal Kargın; YILMAZ, Harun
Tetraselmis suecica’nın Sarmal Tübüler Fotobiyoreaktörde Büyüme Hızı ve Ürün Verimliliği Conference
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{YILMAZ2007,
title = {Tetraselmis suecica’nın Sarmal Tübüler Fotobiyoreaktörde Büyüme Hızı ve Ürün Verimliliği},
author = {Hilal Kargın YILMAZ and Harun YILMAZ},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b05bsb.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Çalışmada mikroalg üretimi için tasarlanmış sarmal tübüler fotobioreaktör kullanılmıştır. Sistemin tübik biyoreaktörü 1, 6 cm iç çapında, 28 m uzunluğunda, hacmi 4, 480 L olan şeffaf hortumdan meydana gelmiştir. Hasat tankında da sürekli 3, 520 L alg bulundurulan sistemin toplam hacmi 8 L’dir. Sistemden her gün yaklaşık 2, 8 mL/dk’ lık debi ile 4 L alg hasat edilerek, her gün aynı debi ile 4 L nutrient kültür süspansiyonuna ilave edilmiştir. Reaktör sürekli olarak aydınlatılmış, ışık kaynağı olarak 20 watt’lık ve 18 W’ lık florsan lambalar kullanılmıştır. Deniz alglerinden Tetraselmis suecica 18 gün süreyle sarmal tüpüler sistemde üretime alınarak günlük hücre yoğunluğu, büyüme hızı ve ürün verimliliği araştırılmıştır. Her dört grubun ortalama değerlerine bakıldığında en yüksek hücre sayısı I. grupta 5.442x105 hücre/mL, büyüme oranı 0.95 bölünme/gün ile sağlanmıştır. II. grupta hücre sayısı 5.198x105 hücre/mL, büyüme oranı 0.95 bölünme/gün, III. grupta en düşük hücre sayısı 4.406x105 hücre/mL, büyüme oranı 0.96 ile elde edilmiştir. IV. grupta hücre sayısı 5.077x105 hücre/mL, büyüme oranı 0.96 bölünme/gün olarak bulunmuştur. Ortalama biyokütle üretiminin 18 günlük üreme periyodu boyunca 3.8 kat artmış olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tetraselmis suecica, sarmal tübüler fotobiyoreaktör, büyüme oranı, hücre yoğunluğu.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Çalışmada mikroalg üretimi için tasarlanmış sarmal tübüler fotobioreaktör kullanılmıştır. Sistemin tübik biyoreaktörü 1, 6 cm iç çapında, 28 m uzunluğunda, hacmi 4, 480 L olan şeffaf hortumdan meydana gelmiştir. Hasat tankında da sürekli 3, 520 L alg bulundurulan sistemin toplam hacmi 8 L’dir. Sistemden her gün yaklaşık 2, 8 mL/dk’ lık debi ile 4 L alg hasat edilerek, her gün aynı debi ile 4 L nutrient kültür süspansiyonuna ilave edilmiştir. Reaktör sürekli olarak aydınlatılmış, ışık kaynağı olarak 20 watt’lık ve 18 W’ lık florsan lambalar kullanılmıştır. Deniz alglerinden Tetraselmis suecica 18 gün süreyle sarmal tüpüler sistemde üretime alınarak günlük hücre yoğunluğu, büyüme hızı ve ürün verimliliği araştırılmıştır. Her dört grubun ortalama değerlerine bakıldığında en yüksek hücre sayısı I. grupta 5.442x105 hücre/mL, büyüme oranı 0.95 bölünme/gün ile sağlanmıştır. II. grupta hücre sayısı 5.198x105 hücre/mL, büyüme oranı 0.95 bölünme/gün, III. grupta en düşük hücre sayısı 4.406x105 hücre/mL, büyüme oranı 0.96 ile elde edilmiştir. IV. grupta hücre sayısı 5.077x105 hücre/mL, büyüme oranı 0.96 bölünme/gün olarak bulunmuştur. Ortalama biyokütle üretiminin 18 günlük üreme periyodu boyunca 3.8 kat artmış olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tetraselmis suecica, sarmal tübüler fotobiyoreaktör, büyüme oranı, hücre yoğunluğu.
Korun, Jale; Toprak, Hatice Betül
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Korun2007,
title = {Japon (Carassius auratus) Balıklarından İzole ve İdentifiye Edilen Aeromonas hydrophila, A. caviae ve A. sobria Türlerinin Antibiyotik Hassasiyetleri, Hemolitik Aktiviteleri ve Siderofor Üretimleri Üzerine Bir Çalışma},
author = {Jale Korun and Hatice Betül Toprak},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b06asa.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Çalışmada hasta japon (Carassius auratus) balıklarından izole edilen Aeromonas hydrophila, A. caviae ve A. sobria suşlarının siderofor üretimleri, hemolitik aktiviteleri ve antibiyotik hassasiyet ve / veya direnç durumları değerlendirilmiştir. Japon balıkları Antalya da ki ticari bir işletmeden temin edilmiştir. Laboratuar çalışmaları Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinde gerçekleştirilmiştir. Balıklar dış yönden incelendikten sonra steril koşullarda otopsileri yapılmıştır. Dış ve iç klinik bulgular kaydedilmiştir. Dalak, karaciğer ve böbrekten Beyin Kalp İnfüzyon Agar (BHIA) içeren besiyerlerine ekimler yapıldıktan sonra besiyerleri 22 °C de 48 saat süre ile inkübe edilmiştir. Hasta balıklarda (sekiz adet, 80-120 g) solgun solungaçlar, yüzgeçlerde erime, karın kısmında şişkinlik gözlenmiştir. İnternal olarak, böbrek ve karaciğerler solgun olup, genişlemiş dalak ve ascites tespit edilmiştir. Morfolojik, fizyolojik ve biyokimyasal testler iç organlardan alınan örneklerden izole edilen kolonilerin saf kültürlerinin fenotipik özelliklerini tespit etmek için uygulanmıştır. İzole edilen bakteriler Aeromonas hydrophila, A. caviae ve A. sobria olarak identifiye edilmiştir. Bakteri suşlarının hemolitik aktiviteleri ile siderofor üretimlerinin pozitif olduğu bulunmuştur. Antibiyotik hassasiyet sonuçlarına göre, suşların hepsi ampicillin ve tetracycline’e direnç göstermiştir. Anahtar kelimeler: Carassius auratus, hareketli aeromonaslar, antibiyotik hassasiyeti, siderofor, hemolitik aktivite.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Çalışmada hasta japon (Carassius auratus) balıklarından izole edilen Aeromonas hydrophila, A. caviae ve A. sobria suşlarının siderofor üretimleri, hemolitik aktiviteleri ve antibiyotik hassasiyet ve / veya direnç durumları değerlendirilmiştir. Japon balıkları Antalya da ki ticari bir işletmeden temin edilmiştir. Laboratuar çalışmaları Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinde gerçekleştirilmiştir. Balıklar dış yönden incelendikten sonra steril koşullarda otopsileri yapılmıştır. Dış ve iç klinik bulgular kaydedilmiştir. Dalak, karaciğer ve böbrekten Beyin Kalp İnfüzyon Agar (BHIA) içeren besiyerlerine ekimler yapıldıktan sonra besiyerleri 22 °C de 48 saat süre ile inkübe edilmiştir. Hasta balıklarda (sekiz adet, 80-120 g) solgun solungaçlar, yüzgeçlerde erime, karın kısmında şişkinlik gözlenmiştir. İnternal olarak, böbrek ve karaciğerler solgun olup, genişlemiş dalak ve ascites tespit edilmiştir. Morfolojik, fizyolojik ve biyokimyasal testler iç organlardan alınan örneklerden izole edilen kolonilerin saf kültürlerinin fenotipik özelliklerini tespit etmek için uygulanmıştır. İzole edilen bakteriler Aeromonas hydrophila, A. caviae ve A. sobria olarak identifiye edilmiştir. Bakteri suşlarının hemolitik aktiviteleri ile siderofor üretimlerinin pozitif olduğu bulunmuştur. Antibiyotik hassasiyet sonuçlarına göre, suşların hepsi ampicillin ve tetracycline’e direnç göstermiştir. Anahtar kelimeler: Carassius auratus, hareketli aeromonaslar, antibiyotik hassasiyeti, siderofor, hemolitik aktivite.
Yılmaz, Muhittin; Ayaz, Metehan
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Yılmaz2007b,
title = {Serum Protein Elektroforezi İle Carassius Carassius, Capoeta Capoeta Capoeta ve Siluris Glanis Üzerine Taksonomik Bir Çalışma1},
author = {Muhittin Yılmaz and Metehan Ayaz},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b08sss.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Kars Çayı’ndan yakalanan Carassius carassius, Capoeta capoeta capoeta ve Siluris glanis’in serum proteinleri sodyum dodesil süfat-poliakrilamid jel elektroforezine, uygulanmış ve farklı türler için benzerlik katsayıları (SC) hesaplanmıştır. Elde edilen elektroforegramlar, üç balığın serum proteinlerinin band sayıları ve moleküler ağırlıkları arasında benzerlikler ve farklılıkların olduğunu göstermiştir. SDS-PAGE’de C. capoeta capoeta ve Siluris glanis’in serum protein bandlarının total sayısı 8 bulunmuştur. Carassius carassius’un serum protein bandlarının total sayısı 10’du. Carassius carassius ve C. capoeta capoeta’nın (SC:0.428) 3 serum protein bandının aynı moleküler ağırlıkta olduğu gözlenmiştir. Bunun yanı sıra, Siluris glanis ve C. capoeta capoeta’nın (SC:0.142) 1 serum protein bandı aynı moleküler ağırlıkta bulunmuş, Siluris glanis ve Carassius carassius (SC:0) arasında benzerlik bulunamamıştır. Sonuç olarak, Cyprinidae familyasına ait Carassius carassius ve Capoeta capoeta capoeta arasındaki benzerlikler, Siluridae familyasına ait Siluris glanis’ten daha fazla bulundu. Bu balıkların serum proteinlerinin karşılaştırılmasının, taksonomik sınıflandırma da pratik olacağı sonucuna varılmıştır. Anahtar Sözcükler : Carassius carassius, Capoeta capoeta capoeta ve Siluris glanis’in, serum proteinleri, SDS-PAGE, taksonomi},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Kars Çayı’ndan yakalanan Carassius carassius, Capoeta capoeta capoeta ve Siluris glanis’in serum proteinleri sodyum dodesil süfat-poliakrilamid jel elektroforezine, uygulanmış ve farklı türler için benzerlik katsayıları (SC) hesaplanmıştır. Elde edilen elektroforegramlar, üç balığın serum proteinlerinin band sayıları ve moleküler ağırlıkları arasında benzerlikler ve farklılıkların olduğunu göstermiştir. SDS-PAGE’de C. capoeta capoeta ve Siluris glanis’in serum protein bandlarının total sayısı 8 bulunmuştur. Carassius carassius’un serum protein bandlarının total sayısı 10’du. Carassius carassius ve C. capoeta capoeta’nın (SC:0.428) 3 serum protein bandının aynı moleküler ağırlıkta olduğu gözlenmiştir. Bunun yanı sıra, Siluris glanis ve C. capoeta capoeta’nın (SC:0.142) 1 serum protein bandı aynı moleküler ağırlıkta bulunmuş, Siluris glanis ve Carassius carassius (SC:0) arasında benzerlik bulunamamıştır. Sonuç olarak, Cyprinidae familyasına ait Carassius carassius ve Capoeta capoeta capoeta arasındaki benzerlikler, Siluridae familyasına ait Siluris glanis’ten daha fazla bulundu. Bu balıkların serum proteinlerinin karşılaştırılmasının, taksonomik sınıflandırma da pratik olacağı sonucuna varılmıştır. Anahtar Sözcükler : Carassius carassius, Capoeta capoeta capoeta ve Siluris glanis’in, serum proteinleri, SDS-PAGE, taksonomi
Kaba, Nilgün
Surimi Teknolojisi İle Yağlı ve Koyu Etli Balıklardan Surimi Üretimi Conference
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Kaba2007,
title = {Surimi Teknolojisi İle Yağlı ve Koyu Etli Balıklardan Surimi Üretimi},
author = {Nilgün Kaba},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b10sbb.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Mekanik olarak kılçıklarından ayrılmış balıketinin su ile yıkanıp, kıyıldıktan sonra, şeker, sorbitol ve polifosfat gibi kıvam verici ve donma denatürasyonundan koruyucu maddelerin (kryoprotektan) karıştırılması ile elde edilen bir ürün olan surimi, balık etindeki miyofibriler proteinin nemli donmuş konsantresi olarak tanımlanmaktadır. Bir protein ürünü olan surimi, fazla sevilmeyen ekonomik değeri düşük, ayrıca fazla miktarda avcılığı yapılan fakat taze ve diğer şekillerde insan tüketimi için imkân bulunamayan balık ve su ürünlerinin, doğrudan veya çeşitli ürünlere işlenerek değerlendirildiği bir üründür. Surimi, diğer hayvansal ve bitkisel proteinlerin yerine kullanılabilecek bir protein kaynağı olarak büyük bir potansiyele sahiptir. Surimi tek başına kullanılabildiği gibi, aynı zamanda yengeç bacağı ve parçaları gibi fabrikada işlenmiş deniz ürünlerinin kalan parçalarının değerlendirildiği bir ara ürün olarak da kullanılmaktadır. Suriminin iki temel özelliği, arzu edilen tekstür yapısını oluşturan jel özelliği ve kryoprotektan ilavesiyle donmuş depolama esnasında dayanıklılığını uzun süre muhafaza edebilmesidir. Surimi üretimindeki birçok yeni teknolojik gelişme, beyaz etli balıkların yanısıra, yağlı ve koyu etli türlerin de, ilk önceleri sanıldığından daha kaliteli surimi üretmek için kullanılabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Surimi, donmuş muhafaza, raf ömrü, kryoprotektan},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Mekanik olarak kılçıklarından ayrılmış balıketinin su ile yıkanıp, kıyıldıktan sonra, şeker, sorbitol ve polifosfat gibi kıvam verici ve donma denatürasyonundan koruyucu maddelerin (kryoprotektan) karıştırılması ile elde edilen bir ürün olan surimi, balık etindeki miyofibriler proteinin nemli donmuş konsantresi olarak tanımlanmaktadır. Bir protein ürünü olan surimi, fazla sevilmeyen ekonomik değeri düşük, ayrıca fazla miktarda avcılığı yapılan fakat taze ve diğer şekillerde insan tüketimi için imkân bulunamayan balık ve su ürünlerinin, doğrudan veya çeşitli ürünlere işlenerek değerlendirildiği bir üründür. Surimi, diğer hayvansal ve bitkisel proteinlerin yerine kullanılabilecek bir protein kaynağı olarak büyük bir potansiyele sahiptir. Surimi tek başına kullanılabildiği gibi, aynı zamanda yengeç bacağı ve parçaları gibi fabrikada işlenmiş deniz ürünlerinin kalan parçalarının değerlendirildiği bir ara ürün olarak da kullanılmaktadır. Suriminin iki temel özelliği, arzu edilen tekstür yapısını oluşturan jel özelliği ve kryoprotektan ilavesiyle donmuş depolama esnasında dayanıklılığını uzun süre muhafaza edebilmesidir. Surimi üretimindeki birçok yeni teknolojik gelişme, beyaz etli balıkların yanısıra, yağlı ve koyu etli türlerin de, ilk önceleri sanıldığından daha kaliteli surimi üretmek için kullanılabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Surimi, donmuş muhafaza, raf ömrü, kryoprotektan
Özdemir, Nilgün; Alak, Gonca; Çiltaş, Abdulkadir
Rotifer Kültüründe Biyoteknolojik Çalışmalar Conference
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Özdemir2007,
title = {Rotifer Kültüründe Biyoteknolojik Çalışmalar},
author = {Nilgün Özdemir and Gonca Alak and Abdulkadir Çiltaş},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/B/b11bbs.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Entansif balık yetiştiriciliğinde kuluçka döneminden sonra besin kesesi çekilmiş olan yavruların yeme alıştırılma aşaması en kritik devredir. Bu safhada balığa verilecek besinlerin dikkatli bir şekilde seçilmesi ve yem kompozisyonunun artemia, rotifer, daphnia gibi canlı yemlerden oluşması gerekmektedir. Canlı yemle ilgili araştırmalar, özellikle kolayca kültüre alınabilmeleri, larva ve ergin balıklar tarafından sevilerek yenilmeleri, protein ve esansiyel yağ asitleri bakımından zengin olmaları nedeniyle rotiferler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu nedenle pek çok balık türünün larva kültürlerinin gelecekteki başarısı rotifer kültürüne bağlıdır. Su ürünleri yetiştiriciliğinin diğer sektörlerinde olduğu gibi biyoteknolojinin, rotifer kültürü ile ilgili çevresel ve teknik sorunlara çözüm getireceği düşünülmektedir. Bu makalede rotifer kültürü ile ilgili yapılmış olan biyoteknolojik çalışmalar incelenecektir. Anahtar Kelimeler: su ürünleri, biyoteknoloji, rotifer kültürü, probiyotik, zenginleştirme, moleküler biyoloji},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Entansif balık yetiştiriciliğinde kuluçka döneminden sonra besin kesesi çekilmiş olan yavruların yeme alıştırılma aşaması en kritik devredir. Bu safhada balığa verilecek besinlerin dikkatli bir şekilde seçilmesi ve yem kompozisyonunun artemia, rotifer, daphnia gibi canlı yemlerden oluşması gerekmektedir. Canlı yemle ilgili araştırmalar, özellikle kolayca kültüre alınabilmeleri, larva ve ergin balıklar tarafından sevilerek yenilmeleri, protein ve esansiyel yağ asitleri bakımından zengin olmaları nedeniyle rotiferler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu nedenle pek çok balık türünün larva kültürlerinin gelecekteki başarısı rotifer kültürüne bağlıdır. Su ürünleri yetiştiriciliğinin diğer sektörlerinde olduğu gibi biyoteknolojinin, rotifer kültürü ile ilgili çevresel ve teknik sorunlara çözüm getireceği düşünülmektedir. Bu makalede rotifer kültürü ile ilgili yapılmış olan biyoteknolojik çalışmalar incelenecektir. Anahtar Kelimeler: su ürünleri, biyoteknoloji, rotifer kültürü, probiyotik, zenginleştirme, moleküler biyoloji
Kaynak Gösterimi
Burada yer alan makaleler, 16-18 Mayıs 2007 tarihleri Antalya’da yapılan Ulusal Su Günleri Sempozyumunda sunulmuş ve Türk Sucul Yaşam Dergisi’nin 3-5. cilt 5-8. sayısında (2007) yayımlanmıştır. Makaleleri yayınlarınızda kaynak olarak kullanırken lütfen bu bilgiye yer veriniz.